Türkiye-ABD: “SİHA Hadisesi” ve akıllara takılan sorular
13 mins read

Türkiye-ABD: “SİHA Hadisesi” ve akıllara takılan sorular

ABD’nin 5 Ekim perşembe günü Suriye’de NATO müttefiki Türkiye’ye ait bir silahlı insansız hava aracını (SİHA) vurması, Washington-Ankara hattında yoğun bir diplomasi trafiğine yol açtı.

ABD Savunma Bakanı Lloyd James Austin Türk mevkidaşı Yaşar Güler ile, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Charles Q. Brown Jr. da yine Türk mevkidaşı Orgeneral Metin Gürak ile telefonda görüştü.

Taraflar, olayın büyütülmemesi, ortak stratejik önceliklere odaklanılması ve özellikle de “Suriye’de icra edilen faaliyetlerde koordinasyonun önemi konusunda” mutabık kaldı.

Ancak ABD’nin ilk kez bir NATO müttefikinin hava aracını hedef aldığı olayla ilgili yanıt bekleyen pek çok soru işareti var.


Pentagon Sözcüsü Pat RyderFotoğraf: Manuel Balce Ceneta/AP/dpa/picture alliance

Ankara uzun süre sessiz kaldı

Perşembe günü Suriye yerel saatiyle 11:40’ta Amerikan F-16 savaş uçağı tarafından vurularak düşürülen SİHA ile ilgili olarak Pentagon Sözcüsü Pat Ryder aynı gün Washington’da ayrıntılı açıklamalar yaptı.

Ryder, Türk SİHA’nı neden vurduklarını ayrıntılı bilgiler vererek anlatırken, ABD’li Bakan Austin’in de bu konuyu mevkidaşı Güler ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde ele aldığını söyledi.

Ankara ise 24 saatten uzun bir süre boyunca sessiz kaldı. Gerçi Türkiye Savunma Bakanlığı da perşembe günü Güler-Austin ve Gürak-Brown J. telefon görüşmelerinin yapıldığını duyurdu, ancak SİHA olayına hiç değinilmedi, “Suriye’deki son gelişmeler ele alındı”, “Görüşmede güncel gelişmeler ele alındı” ve “Bölgede icra edilen faaliyetlerde ABD ve Türk unsurlarının yakın koordinasyonun önemi vurgulandı” ifadeleriyle yetinildi.

Bu arada ABD kaynaklı bilgilere göre düşürülen SİHA, Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) ait. İki ülke orduları arasındaki üst düzey telefon trafiğinin yanı sıra MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da ABD’li mevkidaşı ile herhangi bir temasının olup olmadığı açıklanmadı.

Türkiye “hadise” dedi

Uluslararası basının “ABD ilk kez bir NATO müttefikinin uçağını vurdu” başlıklarıyla, son dakika haberi olarak duyurdukları olay dünya genelinde büyük yankı uyandırırken, AKP iktidarına yakınlığı ile bilinen Türk basınında konuyla ilgili herhangi bir haberin yer almaması da dikkat çekti.

Türk Dışişleri Bakanlığı ise olaydan ancak bir gün sonra, cuma öğle saatlerinde, konuyla ilgili bir açıklama yaptı.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT tarafından, Irak ve Suriye’de başlatılan operasyonlara atıf yapılan açıklamada, “Operasyon esnasında üçüncü taraflarla işletilen çatışmasızlık mekanizmasındaki farklı teknik değerlendirmeler nedeniyle bir SİHA kaybedilmiştir. İlgili taraflarla çatışmasızlık mekanizmasının daha etkin işletilmesi yönünde gerekli tedbirler alınmaktadır” ifadelerine yer verildi. Ayırıca, “Söz konusu hadise, devam etmekte olan operasyonun icrasını ve tespit edilen hedeflerin vurulmasını hiçbir şekilde etkilememiştir” denildi.

Açıklamada “ilgili taraflar” ifadesi kullanılırken, ilgili tarafların kim olduğuna açıklık getirilmemesi, Washington’un bir gün önce Türk SİHA’sının Amerikan F-16 savaş uçağı tarafından vurulduğunu açıklamasına rağmen ABD’nin isminin geçirilmemesi ve olayın “hadise” olarak ifade edilmesi dikkat çekti.


Alman Marshall Fonu Türkiye Direktörü Özgür ÜnlühisarcıklıFotoğraf: GMFUS

“Ankara aşırı önemli bir olay olarak görmüyor”

Ankara’nın takındığı bu tutum, Türk SİHA’sının düşürülmesini bir krize dönüştürmek istemediği şeklinde yorumlanıyor.

Alman Marshall Fonu (GMF) Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, Ankara’nın bunu “aşırı önemli bir olay” olarak değerlendirmediğini söyledi.

Ancak kimi analistlere göre ABD bu hamlesiyle Türkiye’ye, IŞİD ile mücadelede “müttefik” olarak tanımladığı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bölgelere have harekatının “sınırlı tutulması gerektiği” mesajını verdi.

ABD Ankara’nın uyarısına SİHA uyarısıyla mı karşılık verildi?

Türkiye, yıllardır PKK’nın Suriye uzantısı olarak tanımladığı YPG’nin SDG’nin ana omurgasını oluşturduğuna dikkat çekerek ABD’ye sert tepki gösteriyor, Washington’un SDG ile işbirliğine son vermesini istiyor.

1 Ekim’de Ankara’da İçişleri Bakanlığı’nın Emniyet Genel Müdürlüğü girişi önünde düzenlenen saldırıyı PKK üstlenmiş, saldırının faillerinin Suriye’den geldiğinin tespit edildiğini duyuran Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da çarşamba günü, ABD’ye de mesaj niteliği taşıyan şu açıklamayı yapmıştı:

“Özellikle Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekün meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum.”

Peki, ABD bu açıklamadan bir gün sonra Türk SİHA’sını düşürerek kimi analistlerin iddia ettiği gibi Ankara’ya “Sen uzak dur” yanıtını mı vermek istedi?

“Ankara sonrasında operasyonun şiddetini arttırdı”

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan GMF Türkiye Direktörü Ünlühisarcıklı, Türk SİHA’sının Amerikan birliklerine çok yakın bir noktada düşürüldüğüne dikkat çekerek, “Şayet Türkiye’ye bir ‘sınırlı tut’ mesajı verildiyse o zaman verilen mesaj ancak ‘benim birliklerime yaklaşma’ mesajıdır” dedi.

Bunun ABD’nin kendi birliklerinin güvenliğini sağlamakla ilgili bir konu olduğu değerlendirmesini yapan Ünlühisarcıklı, “Çünkü Türkiye bu olay sonrasında da operasyonuna devam etti, hatta şiddetini artırarak devam ettirdi, hatta F-16’larını devreye sokarak devam etti. Dolaysıyla ABD şayet gerçekten de SDG’ye yönelik operasyonunu sınırla mesajı vermek istediyse, o zaman demek Türkiye o mesajı almadı…” dedi.


Nicholas Danforth / ELIAMEPFotoğraf: privat

“ABD geri püskürttü”

Türk-Amerikan ilişkilerini yakından izleyen Amerikalı uzman Nicholas Danforth ise, Türk SİHA’sının ABD tarafından vurulması hakkında, “Görünen o ki, her iki taraf aynı dilden konuşuyor” değerlendirmesini yaptı.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Avrupa ve Dış Politika Vakfı (ELIAMEP) uzmanı Danforth, Türkiye’nin daha önce Süleymaniye’de Amerikan askerlerini de tehdit eden bir SİHA saldırısı düzenlediğini anımsattı, ayrıca Hakan Fidan’ın hava harekatı öncesi yaptığı açıklamalara da işaret ederek şu değerlendirmeyi aktardı:

“Ankara, ABD’nin SDG ile işbirliği üzerindeki baskıyı daha da artırmak istiyor olabilir. Bu bağlamda, ABD’nin baskıyı geri püskürtme kararı alması, çok da büyük bir sürpriz değil. Her iki taraf da aynı dilden konuşuyor görünüyor.”

Türkiye’nin Batı açılımı zorda mı?

Bu arada Danforth, “Diplomatik cephede herkes şimdi olayı önemsiz gösterme çabası içerisinde” diyerek her iki başkentte tansiyonun düşürülmeye çalışıldığına işaret etti.

Ancak Amerikalı uzman, “Bu, iyi bir haber ama elbette bu çaba gerçekte olayların gerisinde yatan gerginliklerin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Söylemeye gerek var mı bilmiyorum ama bu olay, F16-İsveç mutabakatının gerçekleşmesini kolaylaştırmadı” görüşünü de kaydetti.

GMF Türkiye Direktörü Ünlühisarcıklı da son gelişmenin Ankara-Washington hattındaki kritik bazı süreçleri, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini yeniden onarma çabalarını, zora soktuğu görüşünde.

Ünlühisarcıklı, “Yakın bir zamana kadar, Ekim ayında İsveç’in NATO üyeliğinin, Türkiye’nin de F-16 beklentilerinin sonuçlanması bekleniyordu, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington’a davet edilmesi beklentisi de vardı. Bu hava değişti tabii ki şu anda” diye konuştu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı BidenFotoğraf: Susan Walsh/AP/picture alliance

“Washington pişmanlık ifade etmiyor”

Pentagon Sözcüsü Ryder, perşembe günkü basın toplantısında Türkiye’nin ABD’nin “en güçlü”, “çok önemli” ve “değerli” bir NATO müttefiki olduğuna vurgu yapmakla, Amerikan birliklerine yarım kilometreden daha az bir mesafeye kadar yaklaşan Türk SİHA’sının “potansiyel bir tehdit” olarak değerlendirdiklerini ve Amerikan F-16 savaş uçağının bunun üzerine, “meşru müdafaa kapsamında” SİHA’yı vurduğunu anlattı.

Özetle, Ankara’nın 1 Ekim’de İçişleri Bakanlığı’nı hedef alan ve PKK’nın üstlendiği saldırıdan sonra “meşru müdafaa” kapsamında Irak ve Suriye’ye düzenlediği operasyon esnasında NATO müttefiki ABD de “meşru müdafaa” kapsamında Türk SİHA’sını düşürmüş oldu.

Bu arada Amerikalı Sözcü Ryder, SİHA’nın düşürülmüş olunmasından üzüntü duyulduğuna ilişkin herhangi bir ifade de kullanmadı.

Hatta Ryder’ın soruları yanıtlarken defalarca “Bu, kesinlikle çok üzüntü verici bir olay” demesi üzerine bir gazeteci, “Biraz kafam karışık ve gerçekten ne olduğunu anlamaya çalışıyorum, üzüntü verici olduğunu söylüyorsunuz, neyin üzüntü verici olduğunu tam olarak anlayamadım?” sorusunu yöneltti.

Pentagon Sözcüsü soruyu, “Yani, iki NATO müttefiki söz konusu iken böyle bir olayın yaşanması üzüntü verici” ifadeleriyle yanıtladı.

PKK amacına mı ulaştı?

GMF Türkiye Direktörü Ünlühisarcıklı, Türkiye’nin SİHA’sının müttefiki ABD tarafından vurulmasını yorumlarken bir diğer önemli noktaya daha dikkat çekti.

Ünlühisarcıklı, bunun Ankara-Washington hattındaki yakınlaşmaya zarar verdiğini anlatırken, “Bir de olayın şöyle bir boyutu var. Evet PKK, 1 Ekim terör saldırısı sırasında Türkiye’ye bir zarar veremedi, istediği sonuca ulaşamadı ama mevcut gelişmeler ışığında bakıldığında, ne yazık ki belki siyasal sonuçları itibariyle hedefine ulaştı… PKK saldırısı bu boyut itibariyle amacına ne yazık ki ulaşmış görünüyor” diye konuştu.

Dikkat çeken “tezat”

Bu arada Ortadoğu Enstitüsü Suriye ve Terörle Mücadele Programı Direktörü Charles Lister de yaşanan gelişmeler üzerine sosyal medya üzerinde yaptığı paylaşımda dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.

Son iki buçuk yılda İran’ın ABD üs ve askerlerine Suriye ve Irak’ta 86 kez saldırdığına buna ABD’nin ise yalnızca 4 kez karşılık verdiğine işaret eden Lister, buna karşın Türk SİHA’sının düşürüldüğüne işaret ederek,”Bu durum, İran bağlantılı milislerin saldırılarına karşılık verme konusundaki istekliliğimizle belirgin bir tezat oluşturmaktadır” görüşünü kaydetti.

ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde SDG ile taktiksel ve transaksiyonel bir işbirliği içerisinde bulunduğuna, her ne kadar Amerika tarafından sadık ve yetkin partnerler olarak değerlendirilse, PKK’nin Suriye kanadının SDG’nin ana bileşenini oluşturduğuna dikkat çeken Lister, şunları kaydetti:

“Nihayetinde ABD’nin Türkiye’yi SDG’ye saldırmaktan caydırmak için yapabilecekleri çok sınırlı. Onlar için bu, Ankara’yı daha yeni bir intihar saldırısıyla hedef alan 40 yıllık varoluşsal bir düşmana karşı verilen bir savaş. Çok az sayıda hükümet, böyle bir saldırı sonrasında geri adım atardı.”

DW Türkçe’ye VPN ile nasıl ulaşabilirim?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir